Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü artık resmen tehdit alanı olarak kullanılmaya başlanması maalesef tam bir rezalet olmaktadır.
Birçok zaman AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, meclis kürsüsünden muhalefet partisi ve diğer partilere pervasızca sözler söyleyerek tehdit etmesi siyaseten hiç yakışık almayan sözlerdir.
AK Parti Genel Başkanı olarak keşke Recep Tayyip Erdoğan, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıları, milli eğitimde okullarda temizlik görevlisi atanamaması, vatandaşın yaşadığı ekonomik sıkıntıları, emeklinin yaşadığı zorluğu, işçi, memur, esnafın sorunlarını, çiftçinin sorunlarını konuşabilse ve bu sorunları mecliste nasıl bir çözüm bulunacağı konuşmasını yapsaydı.
1 Ekim’de açılan TBMM açılış töreninde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada CHP ve Halk TV’yi Sinan Ateş cinayeti üzerinden tehdit ederek, “Mahkeme kararı açıklanmadan, adalet yerini bulmadan, güya ve gıyaben hüküm verenler iftiralarının günahına iki cihanda da katlanacaklar” dedi.
Davayı takip edenleri, davanın sonuçlanmadan yargıya varmakla suçlayan Bahçeli, Özgür Özel’i, CHP’yi ve Halk TV’yi isim vererek ayağınızı denk alın sözleriyle hedef göstermesi çok yanlıştır.
Bahçeli’nin bu tehdidi Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi bir alanda yapması da, TBMM’nin kalitesini düşüren bir hareket olmuştur.
Bahçeli’nin bu tehdit sözleri üzerine Özgür Özel ve Halk TV’de eleştirdiği gazetecilerin başına bir olay gelirse acaba bunun sorumlusu olarak kendisini görecek midir?
TBMM’nin bütün üyeleri kendi aralarındaki kavgaları bırakıp burayı bir tehdit ve eleştiri alanı olmaktan bırakıp, Türkiye’nin sorunlarını tartışacakları ve bu sorunları çözme konusunda çalışmalar yapması ve toplumun sesine de kulak vermeleri gerekir.
Bahçeli TBMM açılış resepsiyonunda Özgür Özel’e ben bu eleştirileri siyaseten yapıyorum kırılmadınız değil mi sorarken, aklımaza o dönemdeki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Ekrem İmamoğlu için İstanbul Belediyesi’nde bilmem kaç terör örgütü üyesi işe girdi cümelsinin ardından, bakanlıktan ayrıldıktan sonra yaptığı “Ben bu eleştirleri siyaseten yapmıştım” demesini getiriyor.
Yine 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri önce AK Parti’nin CHP Cumhurbaşkanı Adayı için terör örgütü üyeleri ile buluşmuş gibi hazırlandığı ve servis edilen AK Parti tarafından o malum Haydi adlı filmini de aklımıza getiriyor. Erdoğan "Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu" ifadelerini kullanarak, görüntülerin montaj olduğunu kabul etti.
TBMM maalesef toplumun sorunlarının çözüleceği bir alan olmasına rağmen burada yaşanan kavgalar olaylar maalesef vatandaşı üzüyor.
Vatandaş kendilerini yaşadığı sorunların çözümünün konuşulacağı TBMM’de maalesef bunları yaşanmadığını görüyor.
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir çok kararının en son olarak can Atalay ile kararının hükümet tarafından yok hükmünde sayılırken, kendileri lehinde verilen karar olduğu zaman da yargıya karışmayalım. Yargıya müdahale etmeyelim diyebiliyor. Bu nasıl bir iştir, işine yaramayan kararları yok hükmünde sayacaksın ama aleyhine olan kararları da ben bu kararı tanımıyorum diyeceksin.
Umarız ki TBMM’de kavga, olay, sataşma, tehditlerin olmadığı ve yargıya ne iktidarın ne de muhalefetin müdahale etmediği bir Türkiye’yi özlüyor ve istiyorum.