Ruhun çiçek açtığı ay

Yazının Giriş Tarihi: 05.04.2025 13:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.04.2025 13:21

Nisan ayı, doğanın en güzel sürprizlerini usulca sunduğu bir zaman dilimidir bana kalırsa.

Mart’ın kararsız havası geride kalmış, Mayıs’ın koşturmacası henüz başlamamışken; Nisan tam da “şimdi”de olmanın mevsimi gibi.

Ne çok erken ne de geç bir şeylere başlamak, kendini yeniden keşfetmek ve hayatı biraz daha yavaş, biraz daha derin yaşamak için biçilmiş kaftan.

Sabahları pencereyi açar açmaz gelen o tatlı serinlik ve umut dolu hava…

Sokakta yürürken birden burnunuza çarpan ıhlamur ya da yasemin kokusu…

Çiçeklenmiş bir ağacın gölgesinde dinlenmek, sadece gökyüzünü izlemek…

Belki biraz klasik ama tam da bu küçük şeyler değil mi ruhumuzu onaran?

Peki bu Nisan’da neler yapılabilir?

Önce bir yürüyüş mesela...

Tek başına ya da sevdiğin biriyle. Kulaklığını tak, şehrin kenarına doğru yürü. Kalabalıktan uzak bir sahil, bir park, belki biraz toprak kokusu alabileceğin bir kır yolu…

Her adımda, kışın ağırlığını üzerinden attığını hissedeceksin. Bir defter al ve Nisan günlerine notlar düş. Okuduğun bir kitap, yediğin bir tatlı, tanıştığın bir insan, hissettiğin bir duygu…

Bu ay hafiflik ayıysa, bırak ruhun da hafiflesin. Belki yeni bir hobiye başlarsın, belki de sadece kendinle daha çok vakit geçirirsin.

Nisan, dışarıda hayat yeşerirken içimizde de bir şeylerin yeşerebileceğini fısıldıyor.

Biraz çiçek, biraz güneş, biraz sen. Zaten bahar dediğin de bu değil mi? Doğanın değil, insanın da yeniden uyanışı.

Kendini ihmal ettiysen, bahane çok “Bugün hava güzel, hadi dışarı çıkalım.”

Ve unutma… En güzel şeyler, acele edilmeden, Nisan gibi yavaşça gelir.

Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
İGF HABER En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.