Coğrafya kaderdir… Çoğunlukla yalnız ve güzel ülkemizin doğu kesimlerinde yaşayan yurttaşların sıklıkla dile getirdiği bir klişedir bu. Yaşadığın yeri seviyorsan dünyanın en verimli topraklarındasındır.
Eğer biri seni oraya zorla monte etmişse, etrafını altınla sarsalar hava gazıdır.
Bursa…
Tarihi dokusunun yanı sıra, cazip birçok yönüyle benim için kıymetli bir kent… Anadan, ataya kim varsa bu şehirde yaşayıp ve ruhunu teslim etti…
Yadigar Bursa… Kendisine atılan kazıkları gördükçe daha da efkarlanmama sebebiyet veren kadim şehir.
Nesiller boyunca nazik ev sahipliğinden başka bir şey yapmayan Bursa… Kimilerinin elinde gül bahçesi, kimilerinin elinde oyuncak olan kent…
İçinde barındığı potansiyeline rağmen asla karşılığını alamayan, vermeye devam ettikçe istemesini de bilemeyen ve hatta beceremeyen Bursa…
‘Coğrafya kaderdir’ sloganının altında yatan şanssızlıklar… İstanbul’a yakınlık ve hatta ‘arka bahçe’ etiketiyle havaalanından faydalanamayan şehir. Ticaretin kalbinin attığı, turizm varlıklarıyla milleti ‘dikiz aynası’nda bıraktığı Bursa’nın havaalanı kurudu kaldı.
Özel şirketlerin ‘para kazanamadığı’ gerekçesiyle yanaşmadığı, devlet hava yollarının ölümü gösterip sıtmaya razı ettirdiği Yenişehir Havaalanı da makus kaderini aşamıyor. Türkiye olarak Uzay’a gittik, Bursa olarak bir arpa boyu yol gidemedik
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduktan sonraki yatırımı olan ‘demir ağ’ projelerinde de çok şükür ki gerilerde kalmayı başardık. Elde avuçtaki Mudanya-Bursa trenini bile tutamadık.
Bir de kanayan yaramız Yüksek Hızlı Tren konusu var… Raylar üzerinde ilerleyemeyen boş vagonlar sadece vaatler üzerinde ilerlemeye çalışıyor.
Sükut dönemini yaşıyoruz.
Dibimizdeki Eskişehir, İstanbul, ötelerimizdeki Ankara, Konya ve keza doğu illerimiz YHT’nin tadını çıkarıyor…
Ellere var ama bizlere yok maalesef!
Büyük konforu içinde barındıran ve yüksek hızla ilerleyen trenler, bize gelince frenler!
Merhum vekil Kemal Demirel nam-ı diğer ‘Tren Kemal’in temel atmasına katıldığı YHT’yi bekliyoruz sabırla… Üzerine nice vergiler, nice otoyollar geldi ama o gelmedi…
Kara tren misali;
Gecikir belki hiç gelmez…