Neden böyle olduk?

Geçtiğimiz günler Erciyes Üniversitesinde bir konferansa katıldım. Konferans başlamadan önce öğrencilerle koyu bir sohbet yaptık. Hukuk fakültesinde okuduğunu söyleyen bir kız öğrenci, "Ailesinin kendisini maddi dayanak olarak gördüğünü ama ihtiyacı olduğunda ailesinin yardımını görmediği için tüm bağını kopardığını" anlattı. Düşünceye bakar mısınız?  Ailesi sadece maddi çıkar için yanındaymış. Sormak lazım bu aile uzmanına, “Annen doğum sancısı çekmeseydi dünyaya nasıl gelecektin? Nasıl okuyacak, çok paralar kazanacak ve o paralar için anneni nasıl dışlayacaktın?”

 Olayın en acı tarafı bu öğrenci arkadaş, aile bağı, evlat edinme, vesayet, anne, baba, kadın ve çocuk hakları gibi bilgiler bir uzmana sorulup yardım, destek ve danışmanlık hizmeti alınmalıdır.

Türkiye'de 350’e yakın huzurevinde 35 bine yakın yaşlı kalıyor. Ve şu anda binlerce kişi de kalmak için sıra bekliyor. İşte bu kız ve bunun gibi megalomanların yüzünden ülkemizde popüler kültür yerleşti. Aynı şehirde anne, babası ile yaşayan gençler ayrı evlere çıkıyorlar... Anne babasına bakmayıp sokağa atanlar, para için annesini babasını katledenler, çocuklarının kendinden olmadığını yıllar sonra öğrenen babalar, yeni doğmuş çocukları çöp tenekesine atan anneler, kadın cinayetleri ve daha neler neler…

 Eğitimden önce örf adet, ahlak ve doğruluğu öğrenmenin gerekliliğini ve önemini, şahit olduğumuz bu olaylarla daha iyi anlıyoruz..

 Son zamanlarda gördüğüm manzaralar hiç hoş değil… Bu konularda ebeveynlerin de hataları var. Bazı aileler gereken ilgi ve alakayı göstermedikleri gibi gerçekten de acımasız diyebileceğimiz taktikler ile çocuklarının ruhlarını yaralayarak ölüyorlar. Mesela annelere, arkadaş muhabbetlerin, televizyon dizi veya programlarına biraz daha fazla vakit ayırmak için çocukların ellerine telefonlarını veya tabletleri vererek onların sadece telefonda gördükleri şekilde yetişmelerini sağlıyor. Sonra sevgisiz, ilgisiz robot gibi büyüyen çocuklar yetişiyor. Tabi anne ve baba ne kadar duyarsız olursa olsun evlat,onları dışlama hakkına  sahip değildir. Tek bir gerçek vardır ki her koşulda anne ve babalar kutsaldır ve cennet, onların ayaklarının alındadır

Sosyologlar neden bu tür olaylar üzerine bir çalışma yapmazlar? Neden bu konuları irdelemez, anlamış değilim.

Bizim sosyologlarımız sadece kadınların çağdaşlığı üzerine beyinleri yormakla meşgul oldukları için diğer konular onları ilgilendirmiyor. Sosyologların görevini gazeteciler, psikologların da görevini siyasiler bir yılda öldürülen 600 e yakın masum kadını konuşmaya daha çok yıllar devam ederiz...