Yaklaşık 2 aylık bir aradan sonra köşe yazılarıma devam ediyorum. 2 aylık yoğun süreçte, Karadeniz’den Doğu Anadolu’ya, İç Anadolu’dan Güneydoğu Anadolu’ya Akdeniz’den Ege’ye toplamda 60 ili ziyaret ettim.
Ziyaretlerimin amacı, Anadolu illerinde siyasetten medyaya, ekonomiden spora, sağlıktan eğitime kadar tüm alanlarda neler yaşanıyor?
Anadolu insanımız mutlu mu?
Şehirlerimizde neler oluyor?
Kültürlerimizi nasıl yaşatıyoruz?
Turizm değerlerimize nasıl sahip çıkıyoruz?
Bu soruların cevabını aradım.
Uzun soluklu bir yazı dizisi ile 2025’te sizlerle paylaşacağım.
Genel duruma bakıldığında başta ekonomi açısından esnaf, işçi, memur, emekli, gazeteciler gerçekten çok dertli.
Lakin…
Umutları da halen var.
Özellikle 2025 yılının ekonomik açıdan ülkemiz ve şehirlerimiz adına toparlanma yılı olarak görülüyor.
Bürokrasi başta olmak üzere birçok kurumdan şikayetçi olan Anadolu insanımız, kurum müdürlerinin “Kraldan çok kralcı” olarak insanlarımızın karşısına çıktığını duymak ülkemiz adına gerçekten üzücü bir durum.
Bu kurumları, isimleri, 2025 Ocak ayında başlayacağım yazı dizisiyle açık açık paylaşacağım.
Eskiler çok iyi bilir.
Hatırlarsanız bir zamanların Türkiyesinde bazı kurumlarda, “Burada Allah yok, Peygamber izinde” mantığıyla hareket eden bir zihniyet vardı.
Anadolu illerinde edindiğim izlenim, tam da bu duruma işaret ediyor.
“Hayırdır, o eski günlere geri mi dönüyoruz?” demeden edemiyoruz.
Burası Türkiye…
81 güzel şehri, güzel insanlarıyla, doğasıyla, kültürüyle, turizmiyle, insanlığıyla, merhametiyle, vicdanıyla, Lazı, Kürdü, Çerkezi, Yörüğü, Türkmeniyle yüce Türk Milleti, varoluşunu ve varlığını bu önemli değerlerden alarak geliyor.
Devletler, milletleriyle, güzel insanlarıyla var oluyor.
İnsanımız huzurluysa, mutluysa, güçlüyse devletimiz daha güçlü olur.
Anadolu insanımızın yüce gönüllerine, dertlerine dokunmak, sesini duyurmak, yerel medyanın en önemli görevi.
Yazı dizimizde gerçekten çok konuşulacak, tartışılacak konular olacak.
2024’ün son günlerinde umutlar 2025’e bırakılmışken, bir yılı daha iyisiyle, kötüsüyle bitiriyoruz.
3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizin son süreçte 3 tarafı ateş çemberine büründüğünü görüyoruz ve yaşıyoruz.
Bu süreçte daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.
Yüce Türk Milleti olarak birlik ve beraberlik içinde olursak, ateş çemberini cennete dönüştürebiliriz.
Yeter ki umutlarımızı yitirmeyelim.
Sağlıklı ve esen kalın.