Hava Durumu

Almanya'nın İkinci Teslimiyeti: Friedrich Merz Dönemi ve Avrupa’nın Çöküşü

Yazının Giriş Tarihi: 28.12.2024 08:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.12.2024 08:51

Almanya, İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya sahnesinde ekonomik gücüyle ön plana çıkan, Avrupa Birliği'nin lokomotifi ve denge unsuru bir ülke olarak inşa edildi. Ancak bugün, Cumhurbaşkanı tarafından feshedilen Alman parlamentosu ve 23 Şubat’ta gerçekleşecek erken seçimler, ülkenin tarihsel bir yol ayrımında olduğunu gösteriyor. Bu seçimlerin kilit ismi, Hristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) adayı Friedrich Merz. Ancak Merz'in geçmişi ve politik duruşu, sadece Almanya'nın değil, Avrupa'nın da geleceğini derinden etkileyecek işaretler veriyor.

Friedrich Merz: ABD’nin Avrupadaki Truva Atı

Friedrich Merz, siyasi kariyerinin ötesinde, ABD'nin finans devi BlackRock’un Almanya temsilcisi olarak küresel sermaye ve Amerikan çıkarları ile olan derin bağlarıyla tanınıyor. BlackRock, yalnızca bir finansal kuruluş değil, aynı zamanda Amerikan askeri-endüstriyel kompleksinin dolaylı bir uzantısı olarak da görülüyor. Merz’in bu pozisyondaki geçmişi, onun ABD'nin Avrupalı neocon çizgisine olan yakınlığını ve Washington’ın Berlin üzerindeki etkisini artırma potansiyelini işaret ediyor.

Merz'in Ukrayna konusunda yaptığı açıklamalar, bu bağı daha da netleştiriyor. Ukrayna’ya Rusya içlerini vurabilecek kapasitede Taurus füzelerini verme vaadi ve NATO genişlemesindeki aktif rol oynama sözü, Almanya’nın Ukrayna Savaşı'nda ABD ve NATO’nun çıkarları doğrultusunda daha agresif bir pozisyon alacağının sinyallerini veriyor. Bu durum, Almanya'nın diplomatik ağırlığını ve tarihsel sorumluluklarını hiçe sayarak, ABD’nin stratejik hedeflerine hizmet eden bir "gönüllü fedai" konumuna itileceğini gösteriyor.

Scholz’un Dönemi ve Almanya’nın Direnci

Halihazırdaki Başbakan Olaf Scholz, ABD’nin baskılarına rağmen zaman zaman temkinli bir yaklaşım sergileyerek, Ukrayna krizinde daha dengeli bir politika izlemeye çalıştı. Özellikle Almanya’nın sanayisini ve enerji bağımsızlığını koruma çabaları, Scholz’u ABD’nin neocon stratejistleriyle sık sık karşı karşıya getirdi. Ancak Merz'in seçilmesi durumunda bu denge tamamen yıkılacak gibi görünüyor.

Scholz'un direnişi, Almanya’nın savaş sonrası ekonomik mucizesi olarak bilinen "Rheinland Modeli"nin korunmasını hedefliyordu. Ancak ABD’nin baskısıyla Rus enerji kaynaklarından koparılan ve enerji krizi ile yüzleşen Almanya, ekonomik olarak geriledi. Merz’in başa gelmesiyle bu süreç daha da derinleşebilir.

Avrupa’nın Çöküşüne Giden Yol

Almanya, Avrupa Birliği'nin siyasi ve ekonomik lideri olarak, kıtanın geleceğinde belirleyici bir role sahip. Ancak Merz’in ABD güdümündeki politikaları, yalnızca Almanya’yı değil, Avrupa’yı da bir kaosa sürükleyebilir. ABD’nin neocon stratejileri doğrultusunda hareket eden bir Almanya, Avrupa’nın Rusya ile diplomatik ve ekonomik bağlarını tamamen koparabilir. Bu durum, Avrupa’nın enerji maliyetlerini artırarak ekonomik durgunluğu derinleştirir ve kıtanın küresel rekabet gücünü daha da zayıflatır.

Merz yönetimindeki bir Almanya’nın Ukrayna’ya daha fazla askeri destek sağlaması ve NATO genişlemesini savunması, Avrupa’yı bir savaş ekonomisine sürükleyecek. Bu, kıtanın barış ve işbirliği temelli yapısının sona ermesi anlamına gelir. Dahası, Merz’in politikaları, Avrupa’da ABD etkisini artırarak, kıtayı tamamen Washington’ın çıkarlarına hizmet eden bir arka bahçeye dönüştürebilir.

Almanya’nın Geleceği: Çıkış Var mı?

Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’ye siyasi ve askeri olarak bağımlı hale gelmişti. Ancak 80 yıl sonra, Friedrich Merz’in seçilmesi durumunda bu bağımlılık ikinci kez ve çok daha derin bir şekilde yeniden tesis edilecek. Bu durum, sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlığını tehdit ediyor.

Merz’in yönetiminde Almanya’nın ABD ve NATO’nun çıkarları doğrultusunda hareket eden bir devlet haline gelmesi, Alman halkının iradesiyle ne derece örtüşeceği ise büyük bir soru işareti. Bu seçim, Almanya için sadece siyasi bir dönüm noktası değil, aynı zamanda Avrupa’nın kaderini belirleyecek bir milat olabilir.

Alman halkı, tarihsel sorumluluklarını ve ülkenin bağımsızlık mirasını göz önünde bulundurarak, Merz’in sunduğu Amerikan güdümündeki geleceği sorgulamalıdır. Aksi takdirde, Almanya’nın Avrupa liderliği sona erebilir ve kıta, ABD’nin stratejik çıkarlarının kuklası haline gelebilir. Bu süreç, Almanya’nın ve Avrupa’nın tarih sahnesindeki gücünün ve etkisinin kalıcı bir şekilde azalmasına yol açacaktır.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.