Her dönemin bir partisi olur. Kimi zaman bir lider öne çıkar, kimi zaman bir slogan gönüllerde yer eder.
Ama biz biliriz ki, ne bir parti, ne bir lider, ne de bir slogan; halkın asıl değerlerinin yerini tutamaz.
Biz halkız…Adalet isteriz. Özgürlük isteriz. Gelecek isteriz. Ama en çok da samimiyet isteriz.
Bugün “din” denildiğinde onu sadece bir partinin tekelinde sananlar var.
Hayır! Biz dini AKP'den öğrenmedik.
Bizim dinimiz, vicdanla başlar, ahlakla büyür, sevgiyle yaşanır. Bir partinin seçim vaadiyle ölçülmez. Caminin kapısı hangi partiden olursak olalım herkese açıktır. O kapı Allah’ın kapısıdır, siyasetin değil!
Mustafa Kemal Atatürk bu milletin evladıdır. Onu anlamak için CHP'li olmaya gerek yok.
Biz onu Çanakkale’de toprağa düşen askerlerin dualarında, Cumhuriyet’i kurarken halkla tuttuğu yolda, kadınlara seçme hakkı verirkenki cesaretinde tanıdık. Atatürk’ü sevmek, ileri gitmeyi sevmektir. Bu topraklarda nefes alan herkesin ona borcu vardır. CHP’siz de olsa biz Ata’mıza sahip çıkarız.
Vatan…Bir partinin sloganıyla değil, bir annenin oğlunu askere gönderirkenki duasıyla korunur.
Biz vatanı MHP ile sevmedik, vatan bizim doğduğumuz toprak, çocuklarımızın büyüdüğü toprak, ecdadın kanıyla sulanmış topraktır.
Siyaset üstüdür. Onun için ölünür, onun için yaşanır. O yüzden, MHP'siz de olsa biz bu vatana gözümüz gibi bakarız.
Kürt meselesine gelince…
Biz hiçbir halkı bir partiyle sınırlamayız.Kürt demek; çobanlık yapan bir delikanlı, tandırda ekmek pişiren bir kadın, sınavlara giren bir gençtir.HDP olmadan da Kürt kardeşimizin onurunu, dilini, kültürünü savunuruz. Çünkü biz ayrılık değil, kardeşlik isteriz.
Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla,Slevidiyle, Çerkes’iyle… Biz bu ülkenin halkıyız!
Çünkü biz halkız!
Biz çıkar için siyaset yapmayız.
Biz inandığımız için yaşarız.
Bugün partiler değişir, liderler değişir, ittifaklar kurulur, bozulur ama halk hep yerindedir.
Tarlada çalışan çiftçi de biziz, fabrikada alın teri döken işçi de…Üniversiteye gitmeye çalışan genç de biziz, emekli maaşıyla ay sonunu getirmeye çalışan nine de…
Biz; göğsünde ay yıldızlı bayrağı taşıyan milyonlarız.
Ne bir partiye taparız, ne de bir lidere körü körüne bağlanırız.
Seçeriz, destekleriz, eleştiririz, değiştiririz.
Ama asla unutmamalıyız: Partiler halk için vardır. Halk, partilerin esiri değildir.
Bugün birilerinin yapamadığını biz yaparız.
Dine de biz sahip çıkarız, Atatürk’e de…Vatanı da biz koruruz, Kürt kardeşimizi de biz savunuruz.
Çünkü biz halkız! Ve halk isterse her şey değişir!
Allah Türkiye Cumhuriyeti ve devletini korusun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
O, sadece bir komutan, bir siyasetçi, bir lider değildi. O, bir milletin yüreğinde tutuşan meşaleydi. Adı Alparslan’dı; soyadı gibi Türkeş’ti, yani Türk’ün eşiği, Türk’ün bekçisi, Türk’ün kendisi… Başbuğ Alparslan Türkeş, yüzyılların özlemiyle yoğrulmuş bir ülkünün ete kemiğe bürünmüş haliydi. Onu
2 Nisan’da CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı “Türkiye ekonomisini durdurma” çağrısı, siyaset sahnesinde yeni bir kırılma noktası oldu. Ancak şu soruyu sormadan geçemeyiz: Zaten durmuş bir ekonomiyi daha ne kadar durdurabilirsiniz? Vatandaş nefes alamıyor, esnaf kepenk kapatıyor, gençler umud
Eskiden köy yollarından geçerken burnumuza hayvan gübresinin kokusu gelirdi. Şimdilerde bu kokudan rahatsız olanlar sosyetik apartman dairelerine hapsolmuş, doğadan kopmuş bir halde yaşıyor. "Kokuyor" diye şikâyet ettikleri o gübreler, aslında doğanın kendisiydi. Şimdi o doğa, zehirle susuz bırakı
Son yıllarda insanlık, sadece sağlıkla değil, zihinle oynanan büyük bir tiyatronun sahnesi hâline geldi. Adına "plandemi" dediler, ama perde arkasındaki gerçekler çok daha karanlıktı. Tüm dünyaya bir korku imparatorluğu kuruldu. Ekranlar, uzmanlar, devlet yetkilileri, ünlüler sıraya dizildi; maskel
Son günlerde ülkemizde yaşanan garip ve endişe verici sağlık sorunları, halk arasında ciddi bir paniğe sebep oldu. Her geçen gün artan öksürük, kusma, ishal vakaları; çocukları, yaşlıları ve bağışıklığı düşük olan bireyleri etkisi altına alıyor. Hastaneler dolup taşarken, açıklanamayan bu salgının