Değerli okurlarım, dik durun hiç kimsenin karşısın da eğilmeyin!
Yapacağınız işi kendiniz beğenmiyorsanız başkalarının söylemleri ile yapmayınız.
Şöyle düşünün...
Elinizde bir güç olsa o gücü nasıl kullanırdınız?
Örneğin bu güç dünyadaki bütün insanlara bir şey anlatmak gibi bir şey olsun. Onlara ne söylemek isterdiniz?
Kardeşim ‘Üzülme, bu da geçer’ lafları ile başına gelenlerden dolayı teselli etmek ona ne gibi fayda sağlayacağını düşünmek daha doğru değil mi?
Günümüzde insanların en büyük problemi başına gelen şeyin kendi yaptıkları hatalardan kaynaklandığını bir türlü kabul etmelerini sağlamak için gayret göstermek daha güzel olmaz mı acaba?
Yaşam her zaman bir masal gibidir, başkasından dinlendiğinde keyifli gelir ama içine girildiğinde korkunç bir hal alır.
Hayat çok yönlü olsa ve hiçbir açıdan tek bir kalıba indirgenmeyecek olsa da hayat sözleri kendinizi ifade etmenizin bir aracı olarak görev görecektir.
Geçici bir hayatta hiçbir şeyin kalıcı hasar veremeyeceğini anladığımız gün hayatımız değişecek. Bir türlü şunu anlayamadık.
O hasarlar kalıcı gibi geliyor. Kazanımlar sonsuzmuş gibi geliyor ya da hep kalacakmış gibi geliyor. Fakat iyi de kötü de bir gün geçecek. Çünkü burası geçici bi yer.
Bugün varız, yarın yokuz. Dert ettiğimiz ve kendimizi boş yere strese soktuğumuz her şey puff… uçup gidecek. Bu hayatta ne sizin olan sizin kalacak, ne o özlediğiniz sürekli sizden uzakta kalacak. Hep bir şeyler değişecek. Onu anladığımız da hayat daha güzel olacak diye düşünebiliriz.
Hayat sözleri kısa anlamlı oldukları kadar uzun olduklarında da hislerinize tercüman oluyorlar.
Kısacası eğer bir kez dengeni kaybedersen düşebilirsin ama dengeni kaybetmekten korkmazsan hiçbir zaman düşmezsin.