Onurlu bir yaşamı düşlemek hiçte zor değil. Korkmadan haklarını savunmak, bunun için mücadele etmek korku duyulacak bir şey değil!
Toplumsal kafasına kazınmış korku imparatorluğunu söküp atalım artık.
Tek bir vatandaşın dahi böyle hissetmesine izin vermeyecek toplum bilincini aşılayalım.
İnsanlar açlıkla mücadele ederken TBMM'de sokak hayvanları tartışması ile gündem değiştiriliyor. Oysa ki, o hayvanları koruyup kollamakta bizim görevimiz değil mi? Yazlığına gittiğinde hava diye pet shoplardan aldıkları hayvanları dönerken orada bırakmak nasıl bir insanlık anlayışı önce bunu kafamız da düşünelim.
Evde yalnız başına yaşayan anne ve babalarımıza sahip çıkalım.
Unutmayın ki onlar tek göz odada 6 nüfusu baktılar bizlere yaşam oluşturdular ama nedense bizler onlara sahip çıkamıyoruz.
Bakın insanların nerede doğdukları ailesinin kim olacağı bilmeden yaşama başladıkları bu dünya da, böyle bir şeyi ne düşünmeye, ne de tartışmaya imkanımız yoktu.
Yaşadığımız coğrafyayı iyi etüt edelim benim çocukluk yıllarımda Rusya’da sürgün edilip gelen malakan komşularımız vardı, çok dürüst ve ilkeli insanlardı. Bunlar ne yazık ki, yerleştikleri yerden tekrar göç ederek büyük şehirlerimize yerleştikleri gibi Amerika’ya, Kanada’ya göç edenler de oldu bunlar kendi doğduğu topraklarda değil de doyduğu topraklar da yaşadılar.
Bizim dedelerimizde Kafkasya’dan göç ederek geldikleri yurdumuzu mekan ettiler ve artık buradan başka yere gitmediler çünkü burası bizim zaten anavatanımızdı.
Nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine, etnik kökenlerine bakılmaksızın bütün insanların yaşama haklarının olduğu bir gerçektir. Zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı; aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma hakları vardır. Bu hakları korumak hepimizin sorumluluğu altında olamsı gerekmez mi?
Her sene "Ermeniler katledildi" diyen Fransız ahmakları hala dünya haritasina baktığınızda sömürgeleri vardır. Oysa ki 21 yy.da demeokrasi diye yırtınan İngiltere’nin Fakland diye sömürge adaları yok mudur?
Ülkesinin Kızılderili halklarını haritadan silmek isteyen barbar Amerika yok mudur? Esat rejimi tarafından yurtlarından sürülüp memleketimize sığınan binlerce Suriyeli’nin burada yaşadığını düşünecek olursak.
Toplumsal cinsiyet eşitliği bir insan hakkı değilmidir?. ayrımcılığa, şiddete ve diğer hak ihlallerine uğramadan yaşama hakkına tüm yaşayanlar sahip olmalıdır?
İşinden çıkıp evine giden işçinin elbisesi kirli diye arabadan indirmek isteyen şoförün de insan haklarını öğrenmesi gerekmez mi?
Eşit, adil ve onurlu bir yaşam için, insan haklarının korunması için hepimize düşen sorumlulukları bugün de hatırlatmak ve Hayata Destek olarak bu konuda birlikte çalışmaya her zaman hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Birlikte bir gelecek hepimizin hakkı olduğunu da bizi yönetenlerin de bilmesi gerektiği inancındayım.