Hava Durumu

Tarihin sayfalarına bakalım

Yazının Giriş Tarihi: 03.11.2024 12:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.11.2024 12:50

Tarih öğretmenimiz Necati Kotan aynen şöyle derdi: Türk alemine karşı haçlı savaşları hep devam etti ve unutmayın ki daha da devam edecektir.

İşte bunun en canlı örneğini katil İsrail’in yaptığı katliama tüm Hıristiyan alemi destek verirken Müslüman Arap ülkeleri adete seyrediyor.

Aynı vahşedi bizim askerlerimiz ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere, esir düşen 150 bin askerimizin başına gelen olay Seydibeşir toplanma kampında gerçekleşmiştir.

Osmanlı askerleri mikroplardan temizlenme bahanesiyle Ermeni ve İngiliz doktorlar tarafından içine bol miktarda krizol maddesi konulmuş su dolu kazanlara sokulmuştur.

Vücutları yanan Osmanlı askerleri ilk başlarda kazana kafalarını sokmak istememeleri üzerine İngilizlerin havaya ateş açması ve dipçik darbeleriyle kafaları zorla kazanlara sokulmuştur.

Daha sonra kafalarını kazandan çıkartan askerler görme yetilerini gözleri yanmak suretiyle kaybetmiştir.[Bu askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı’na Hapsedildi.

Kampın tam adı, ‘Seydibeşir Kuveysna Osmani Useray-I Harbiye Kampı’ idi.

Bu kampta, 1918’de Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümen’in 48. Alayı’na bağlı Osmanlı Askerleri tutuluyordu. 12 Haziran 1920’ye kadar Iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaretler ve aşağılamaya maruz kaldılar.

İnsanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi…

Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların Yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk Düşmanı haline gelmişlerdi.

Savaş bitmişti. Ancak, Kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizlerin işine gelmiyordu.

Çünkü, olası yeni bir savaşta, bu askerlerin Yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.

Çözüm toplu katliamdı… Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu.

Ancak; suya normalin çok üzerinde ‘krizol’ maddesi katılmıştı. Mehmetçik, suya daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak, İngiliz Askerleri, dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı.

Mehmetçikler, bellerine kadar gelen suya başlarını sokmak istemediler. Ancak, bu kez İngilizler havaya (başlarının üzerine) ateş etmeye başladı.

Askerlerimiz, ölmemek için, çömelerek başlarını suya soktular. Ancak, başını Sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı…

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi Ve 15 000 (15 bin) askerimiz kör oldu.

Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM’de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler Bir önerge vererek, Mısır’da esirlerin Krizol banyosuna sokularak, 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz doktor, Garnizon Komutanı ve askerlerin cezalandırılması için, TBMM’nin teşebbüse geçmesini istediler.

Ancak, yeni kurulan devletin bin türlü derdi vardı. ağır sorunlarla uğraşan TBMM’de bu hesap sorma işi unutuldu gitti ama onlar unutmuyorlar.

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar.

Bu nedenle Tarih öğretmenim Necati Kotan’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.