Normal şartlarda Türkiye’de herkesi zora sokan bir hayat pahalılığı zaten vardı. Sınırlarımız içerisinde yaşayan milyonlarca vatandaşımız yıllar yılı hayat pahalılığından, geçinememekten, hayat standardını yukarılara doğru taşıyamamaktan şikayet etti durdular.
Ancak son 5-6 aydır içerisine düştüğümüz ve bizi paramparça eden olağanüstü pahalılık herkesin her gün “Bunuda mı görecektik” şeklinde feveran etmesine vesile oldu.
Son dönemlerde neredeyse ise her gün akaryakıta yapılan olağanüstü zamlar dolayısı ile ihtiyacımız olan hemen her şeye zam yağmaya başladı, daha geçen yıl 7 liraya alabildiğimiz bir litre akaryakıt bugün 4 katını geçmiş bir şekilde 30 lirayı aşmış duruma geldi.
Siyaset makamı böylesi zor zamanlarda dikkatleri olabildiğince ekonomiden uzaklaştırmak , vatandaşın “Bu kadar fazla zam olur mu?” şeklindeki sızlanmalarını ötelemek adına artık herkesin ezberlediği söylemleri hayata geçirmeye çalışır oldu.
Böylesi zamanlarda iş döner dolaşır yukarıda da belirttiğimiz gibi ekonomi dışındaki argümanları sahaya sürme noktasına gelir, Bu durum karşısında milli ve manevi değerler daha çok öne çıkartılır.
Vatan denilir.
Bayrak denilir.
Ezan denilir.
Ne kadar kutsalımız varsa bir tamamının tehlikede olduğu söylemi öne çıkarıldıktan sonra “Bu kadar manevi değerlerimiz yerle bir edilmeye çalışırken sizin tek derdiniz pahalılık mıdır?” şeklinde bir ifade ortaya çıkartılır.
Biz 60 yaşımıza geldik, bu yaşımıza kadar en sağdan en sola kadar siyasi partinin iktidarına tanık olduk, bu partilerden kimi iktidarda az kaldı kimi biraz fazla kaldı, İşler iyi gittiğinde herkesin evine kendisini geçindirecek hatta biraz da yatırım yapabilecekleri para girdiğinde sözünü ettiğimiz milli ve manevi değerler öne çıkartılmaz.
Ancak işler biraz zora girdiğinde ortaya çıkan bu sıkıntı iktidar partisine mensup kitleleri de etkiliyor iktidar partisine karşı olanları da, var olan zorluklar dil-din-ırk-cinsiyet demeden herkesi yerle yeksan ediyor.
Biz bugün yaşananları geçmiş yıllarda da gördük yaşadık, Sadece bizde değil dünyanın tüm ülkelerinde iktidarları ayakta tutan etken ekonomidir, Vatandaş ekonomik olduğunda rahatsa “Oy verdiğim ve iktidara getirdiğim siyasi parti beni ekonomik olarak rahatlattı. Ekonomisi güçlü olan bir ülke dış politikada da siyaseten güçlü olacağından benim gece kafamı yastığa rahat bir şekilde koymam da son derece normaldir” diye düşünecektir.
O yüzden bizim için olduğu kadar sınırlarımız içerisinde yaşayan milyonlarca vatandaşımız için gerekli olan daha rahat bir yaşam için iktidarların atacağı adımlardır.
Bunun dışındaki hiçbir siyasetin toplumda karşılığı olmadığı düşünüyoruz.
Dün de yoktu, bugünde yok, yarın da olmaz.
Tek gerçek ekonomidir.